Ruvag
Defalarca geldi dünyaya. Yüzlerce, binlerce, milyonlarca kez. Yepyeni bir türdü her seferinde. Ve her seferinde yine kendine evrildi.
Yuvica
Doğduğu günden beri varlığıyla bilinci arasında bir tercih yapabileceği günü bekliyordu.
Lütfen bekleyin... Lütfen bekleyin... Şimdi karşıya geçebilirsiniz.
Octuo
Gözlerimi hapseden bu yapay ışık, varoluşuma aldırmayan bu büyük vitrin, farklılığımın derisini zımparalayan bu kültür.
Torcher
Yola çıkmak istersin; taş duvarlar önünde durur.
Terk etmek istersin; geride kalanlar uğursuz birer ruh gibi ardına eklenir.
Geçmişini tutuşturmak istersin; görünmez bir el meşaleni söndürür.
Yaratmak için, yok etmeyi göze almak gerek.
Ateşin hakkını vermek için, onun ışığında durmak gerek.
Tetoid
Gözlerimi hapseden bu yapay ışık, varoluşuma aldırmayan bu büyük vitrin, farklılığımın derisini zımparalayan bu kültür.
Mareium
İnsanı koltuk olmadan düşünebiliyorum fakat koltuğu insan olmadan düşünebilmek için koltuk olmam gerektiğini farkettim.
Moyaji
İnsanı koltuk olmadan düşünebiliyorum fakat koltuğu insan olmadan düşünebilmek için koltuk olmam gerektiğini farkettim.
Astrok
"İlginçtir ki modern gökbilimcilere göre uzay sonlu bir alan. Bayağı rahatlatıcı bir düşünce bu. Özellikle de eşyalarını nereye koyduklarını unutanlar için."
Woody Allen
Naplast
Kusurlu planları, yanlış anlaşılan lafları ve tekrar eden hatalarıyla kendi olmaya devam ediyor.
Rodot
Hayata sıfırdan başlamak için tüm hazırlıklar yapıldı. Tarihteki en eski tamir yöntemi "restart" butonunun yerini arıyorduk.
Shield Maiden
Öylece oturup seyrettik Güneş'in batışını, atomun parçalanışını, yerçekiminin ortadan kalkıp toprağı havalandırışını.
Acro
İşaret parmağının hafızasına güveniyor ve fotoğraf çekmek için yürümekten daha kısa bir yol bilmiyordu. Kamerasını açıp, pozlamasını kontrol etti. ISO: 30 milyar ışık yılı. Açılan zihniydi ve netlik sonsuzdaydı.
Vertien
Her sabah günün menüsüne bakıp buna göre maskeler seçerdi. Çünkü figüranlar dublör kullanmaz.
Bitten
"Eylem ve vicdan genellikle uyuşmazlar. Eylem, ağaçtan ham meyveleri toplamak isterken, vicdan onları gereğinden çok olgunlaşmaya bırakır, ta ki yere dökülüp ezilinceye kadar."
Friedrich Nietzsche
Forest Guard
"İnsan doğadan yaşar, yani doğa onun bedenidir, ölmemek için onunla daimi bir diyalog sürdürmelidir. İnsanın fiziksel ve zihinsel hayatının doğaya bağlı olduğunu söylemek, doğanın kendi kendisine bağlı olduğunu söylemektir, çünkü insan doğanın bir parçasıdır."
Karl Marx
Ground Gyration
Kaskatı şehirler, ıslak betonda kalan ayak izleriyle esner ve bakarsın yüzeyin de fikri değişir.
Flora
Aradan geçen yüzyıllar sonrasında, elimde yok ettiğim türlerin kostümüyle tek kişilik bir tiyatro oynamaya başladım.
Gravity
"Hayatlarımız bize ait değildir. Rahimden mezara kadar yaşamış ve yaşayan başka insanlara bağımlıyız. İşlenen her suçla, yapılan her iyilikle kendi geleceğimizi doğururuz."
Bulut Atlası
Lepenca
Kusurlu planları, yanlış anlaşılan lafları ve tekrar eden hatalarıyla kendi olmaya devam ediyor.
Proi
İşaret parmağının hafızasına güveniyor ve fotoğraf çekmek için yürümekten daha kısa bir yol bilmiyordu. Kamerasını açıp, pozlamasını kontrol etti. ISO: 30 milyar ışık yılı. Açılan zihniydi ve netlik sonsuzdaydı.
Pialo
Gözlerimi hapseden bu yapay ışık, varoluşuma aldırmayan bu büyük vitrin, farklılığımın derisini zımparalayan bu kültür.
Anirola
Zihnimin yörüngelerinde zigzag çizen yıkıcı kuşkuların tamamı aslında başka bir galakside yazılmış primitif kodlardan ibaretti.
Bug
...böyle anlar dolmuşlukla başlar. Haftalar ağır geçmiş, midede sıkıntı topu birikmiştir. Sonra beklemediğin anda, ortalıkta kimse yokken, oflaya poflaya eline bir kalem alırsın ya da duvar köşesinde duran sazın teline boş vurursun ve olaylar gelişir...
Ayıldığında ortaya saçılanlara inanamazsın. Onlar hala pas parlak, sanki kalbi atıyormuş gibi hareket halinde, karşındadır. Seninse opacity hala %33'tedir. Keşke ben hiç dönmesem, siz saçılmaya devam etseniz diye düşünürsün.
On The Stars
"Bir kuyruklu yıldız olmak istiyorum, herkesin durup baktığı, birbirine gösterdiği bir kuyruklu yıldız, sonra....ansızın bir patlama ve ben yokum..."
Jim Morrison
Plabo
Zihnimin yörüngelerinde zigzag çizen yıkıcı kuşkuların tamamı aslında başka bir galakside yazılmış primitif kodlardan ibaretti.
Jionda
Doğduğu günden beri varlığıyla bilinci arasında bir tercih yapabileceği günü bekliyordu.
Lütfen bekleyin... Lütfen bekleyin... Şimdi karşıya geçebilirsiniz.
It's Temporary
"Pencerenin kenarında, boş boş dışarı bakıyorum. Bir şeyler bana hep sonraki anda delireceğimi söyledi. Ama öyle olmadı. Delilik korkusu bir şeylere sadık kalma anlamına gelebilir. Henüz bir şeye bağlı değilim."
Kárhozat (1988)
Pouch
Bu objeler, işlevinden soyunup, benim yarattığım anlamı giydiklerinde, daha evvel kaç milyon kez üretildiklerinin bir önemi kalmıyor.
Rjovik
Doğduğu günden beri varlığıyla bilinci arasında bir tercih yapabileceği günü bekliyordu.
Lütfen bekleyin... Lütfen bekleyin... Şimdi karşıya geçebilirsiniz.
Documented
Düşünce, bir enerji formudur; bir yerde depolayabilir, saklayabilirsiniz ancak yok edemezsiniz, eninde sonunda ortaya çıkmasına engel olamazsınız.
Shaping Love
Düşünce, bir enerji formudur; bir yerde depolayabilir, saklayabilirsiniz ancak yok edemezsiniz, eninde sonunda ortaya çıkmasına engel olamazsınız.
Together Alone
Ne kadar aynı fiziksel ortamı paylaşsak da nadiren bir aradayız. Burada nesnelerle aynı havayı soluyor, onları yonttukça alanımızı genişletiyoruz.
Onların şüphe götürmez somutluklarının peyda ettiği bu üç boyutlu materyal sınır, sınırsızlığa öykünen perspektiflere yuva oluyor.
Tafe
Zihnim o kadar hızlı çalışıyordu ki, biraz daha devam etsem o paslı tesisat mutlaka bir yerden patlak verecekti. Çaktırmadan çıktım... Hassiktir! Çıkarken vanayı kapatmış mıydım ki?
Velv
İşaret parmağının hafızasına güveniyor ve fotoğraf çekmek için yürümekten daha kısa bir yol bilmiyordu. Kamerasını açıp, pozlamasını kontrol etti. ISO: 30 milyar ışık yılı. Açılan zihniydi ve netlik sonsuzdaydı.
Heliopause
Aradan geçen yüzyıllar sonrasında, elimde yok ettiğim türlerin kostümüyle tek kişilik bir tiyatro oynamaya başladım.
Reisen
Birçok insanın emekli olunca yerleşmek isteyip yine birçoğunun bir bahane bularak yerleşmediği sahil kasabalarından birine ulaştı. Mevsimi olmadığı için tatilciler yoktu. Sadece mevsimi olmadığı için değildi aslında. Tatil çalıştıkça hak edilen ve başkaları tarafından pazarlanan bir dinlence değil miydi? Herkes çalışıyordu. Kıyıda biraz rüzgâr, bolca deniz kabuğu ve çekingen dalgalarla karşılaştı. Bungun havayı yırtan birkaç martı sesi duydu. Martılar asla emekli olmazdı. İnsanlar doğar, büyür, çalışır, bir martı gibi ekmekleri yakalar ve yaşlanınca emekli olurlar. Sadece hayaller yaşlanmıyor. Renkli şemsiyelerden birinin altına bir köpek gibi kıvrıldı, büyük bir deniz kabuğu aldı, kulağına götürdü ve içinden gelen sesi dinleyerek uyudu.
Checkpoint
Gerçekliğin sürekli güncellendiği bu açık dünyada farklı rollere girdim. Yan görev olarak da yoldakileri rendera bıraktım.
Jung
...böyle anlar dolmuşlukla başlar. Haftalar ağır geçmiş, midede sıkıntı topu birikmiştir. Sonra beklemediğin anda, ortalıkta kimse yokken, oflaya poflaya eline bir kalem alırsın ya da duvar köşesinde duran sazın teline boş vurursun ve olaylar gelişir...
Ayıldığında ortaya saçılanlara inanamazsın. Onlar hala pas parlak, sanki kalbi atıyormuş gibi hareket halinde, karşındadır. Seninse opacity hala %33'tedir. Keşke ben hiç dönmesem, siz saçılmaya devam etseniz diye düşünürsün.
Ekbatop
İnsanı koltuk olmadan düşünebiliyorum fakat koltuğu insan olmadan düşünebilmek için koltuk olmam gerektiğini farkettim.
Brian
"Yıllar içinde herhangi bir anlık değişikliğin taze bir zihinsel enerji patlamasına yol açtığını keşfettim. Şimdi bu odadayken birazdan öbür odaya geçersem, bu bana yardımcı oluyor. Sokağa çıkarsam fazlasıyla yardımcı oluyor. Yukarı çıkıp duş alırsam, bunun da faydası büyük. Bu yüzden ara sıra fazladan duş alıyorum. Aşağıdaysam ve açmaza düştüysem, işime yarayacak olan şey yukarı çıkıp duş almak. Beni rahatlatıyor bu."
Woody Allen - "Daily Rituals" by Mason Currey
Rollkow
Hasat sonrası tarlayı bir kargaya emanet edip çekip gittiler. Dönmek için 200 yılları vardı şimdi.
Cordialis Roep
"Söylenmeye değer tek şey duygulardır, içten gelenlerdir. İnsan içinden geleni söylemeliydi yalnızca."
Virginia Woolf, Mrs Dalloway
Ravera
Zihnimin yörüngelerinde zigzag çizen yıkıcı kuşkuların tamamı aslında başka bir galakside yazılmış primitif kodlardan ibaretti.
Heyn
Ne kadar zamandır yolda olduğunu bilmiyor. Gördüğü her dinlenme noktası planlı yolculukların uğrak yeri... Çoğunluğa mantıklı gelecek bir sebeple, bir noktadan diğerine gidenlerin mecburen uğradığı mekânlar. Onun yolculuğu plansız, gideceği yer belli değil ve yolda olmasının diğerlerine mantıklı gelecek hiçbir açıklaması yok. Açıklamak isteyen kim? Yoldayken sadece gidebildiğin kadar gitmeyi düşünürsün ama sadece durunca hatırlarsın nereye ve neden gittiğini... İşte bir tane daha... Mola yerleri hesaplanabilir, fabrikasyon dünyanın bir parçası... Tatsız bir çay, tesadüfi bir yemek, pis tuvaletler ve iyi yolculuklar... Dinlenmek istemiyor. Yorgunluktan düşüp uyuyacağı bir ağaç altı ya da bir su kenarı bulana dek yoluna devam edecek.
Sanka
Doğanın bizi katletmemesi için özgürlüklerimizden vazgeçip toplum olmayı kabul ettik. Mağarada beş on kişiyken daha mı iyiydik bilmiyoruz, ancak birçoğumuz kurduğumuz bu yeni düzenin, feda ettiğimiz özgürlüğe değip değmediğini sorgular halde.
Sonar
...böyle anlar dolmuşlukla başlar. Haftalar ağır geçmiş, midede sıkıntı topu birikmiştir. Sonra beklemediğin anda, ortalıkta kimse yokken, oflaya poflaya eline bir kalem alırsın ya da duvar köşesinde duran sazın teline boş vurursun ve olaylar gelişir...
Ayıldığında ortaya saçılanlara inanamazsın. Onlar hala pas parlak, sanki kalbi atıyormuş gibi hareket halinde, karşındadır. Seninse opacity hala %33'tedir. Keşke ben hiç dönmesem, siz saçılmaya devam etseniz diye düşünürsün.
Xuntos
İnsan dinginlik arayışında insandan kaçar sonra yine insan arar. Kendi gibi birilerine yolda rastlamak isteyeceğini hiç düşünmemişti. Belki de bu uzun süreli yalnızlık korkutmuştu. Kimsenin çıkmayacağı bir yolculuğa çıkacak kadar delirmiş olamazdı ya. İnsan yolda dinlenir, sorgular, çelişir ve sonunda rahatlamak ister. Bir siluet bir hareket görse rahatlayacaktı. Yalnız olmadığını bilmenin rahatlığıydı ihtiyacı olan. Çok geçmeden ufka doğru kendi halinde yürüyen birilerini gördü. Yolunu bir bakıma onların varlığına onaylattı. Yalnız değildi. Bir insan en fazla insanlara tahammül edeceğini hissettiği zamana dek yalnız kalabiliyor.
Haerenga
Neden başladığını bile bilmediğimiz bir günün akşamında, biraz keyif alalım diye başına oturduğumuz bir filmin kötü sonla bittiğini gördük. Şu an yaptığımızsa aynı filmi başa sarmak, aynı sonla bitişini izlemek. Ve bunu tekrar tekrar yapacağız. Ta ki kendimizi yok edene kadar.
Im Underwater
"Yapmak istediğini yapma. Yapmak istemediğini yap. Yapmamaya koşullandırıldığın şeyi yap. Seni en çok korkutan şeyleri yap."
Chuck Palahniuk
Box
Bu objeler, işlevinden soyunup, benim yarattığım anlamı giydiklerinde, daha evvel kaç milyon kez üretildiklerinin bir önemi kalmıyor.
Editmode
Gerçekliğin sürekli güncellendiği bu açık dünyada farklı rollere girdim. Yan görev olarak da yoldakileri rendera bıraktım.
Duo Semen
"Aslında dünyaya gelmek değil yaptığımız, dünyadan çıkmak: Tıpkı yaprakların ağaçtan çıkması gibi. Okyanus nasıl dalgalanırsa, evren de insanlanır."
Alan Watts
Nigoma
Çimler üzeri arkadaş toplaşmaları, yatay ya da dikey yolculuklar, rengarenk festivaller, yazıyla çiziyle üretimle geçen vakitler, ufak çaplı mucizeler ve evden sokağa çıkışlar... Kulağımda hep bir müzik var.
Flow
Görülmedik hiçbir yer kalmasa da insan hala keşfedilmemiş bir kıtaydı.
Vintage Room
Mekanı olmayan bu dilde, zaman genişliyor bir şarkı süresi kadar.
Act
Görülmedik hiçbir yer kalmasa da insan hala keşfedilmemiş bir kıtaydı.
Call
Görülmedik hiçbir yer kalmasa da insan hala keşfedilmemiş bir kıtaydı.
Placo
Bu kadar betonun ve laf kalabalığının arkasında saklandığına göre, gerçek çok değerli bir şey olmalı.
Sculpt
Benimle şekil alır aklıma gelenler ve bazen de malzemenin aklından geçenler.
Notion
Bazen aklıma bir sahne gelir, burnuma bir koku, kulağıma bir ses ya da içime bir his. Geçmiş, parçalar halinde gelir ve geldiği gibi sayısız şeye dönüşebilir.
Okeanos
Aradan geçen yüzyıllar sonrasında, elimde yok ettiğim türlerin kostümüyle tek kişilik bir tiyatro oynamaya başladım.
Mış
Hikayemi diken renkler, giriş, gelişme, sonuç arasında bir yerdeler.
Uilboek
"Elbette hayvanlardan farklıyız; hayır, onlar elbette uzay gemisi yapamazlar, hayır onlar matematikten anlamazlar, hayır tabi ki Shelley gibi romantik şiir yazamazlar. Lanet olsun! Siz bir balina gibi yüzebilir misiniz? Kartal gibi uçabilir misiniz? Bir yarasa gibi işitebilir misiniz? Bir kedi kadar güzel misiniz? Bir kedi kadar güzel kokuyor musunuz? Kimlerin hak sahibi olacağı ve kimlerin hak sahibi olamayacağı, kimlerin topluma dahil olup olamayacağı türünden bir ahlaki evrende kriterimizi akıl olarak belirlemek tamamen saçmadır ve ayrımcılıktan başka bir şey değildir! Eğer zürafalar insan ırkı kadar geri kafalı, kendini beğenmiş ve önyargılı olsaydı en az 2 metrelik boynunuz olmadığı sürece hiçbir hakkınız olmayacaktı. Sizi diri kesimle kestikleri, yiyecek olasınız diye kesip biçtikleri, sırf o kadar uzun bir boynunuz yok diye size her türden işkenceyi yaptıkları böylesine emperyalist bir zürafa dünyasında yaşamak ister miydiniz? İşte bizim ahlaki kodumuz böylesine ayrımcı ve önyargılı."
Steve Best
Melt
Benimle şekil alır aklıma gelenler ve bazen de malzemenin aklından geçenler.
Paper Ground
Kaskatı şehirler, ıslak betonda kalan ayak izleriyle esner ve bakarsın yüzeyin de fikri değişir.
Dodecahedron
Her ev, kaosu ve uyumu bir arada barındıran bir evren gibi. Onu oluşturan her bir odanın, her bir mekanın kendine özgü bir atmosferi ve hissi olması ise kaçınılmaz.
Ecek
Hikayemi diken renkler, giriş, gelişme, sonuç arasında bir yerdeler.
Plaster Peeling
Kaskatı şehirler, ıslak betonda kalan ayak izleriyle esner ve bakarsın yüzeyin de fikri değişir.
Because Of You
"Kişinin egosu, bütün problemlerinin, bütün savaşların, bütün anlaşmazlıkların, bütün kıskançlıkların, korkunun, depresyonun kaynağıdır. Kendisini başarısız hissetmek, sürekli olarak diğerleri ile kıyaslamak herkesi incitir, aşırı derecede incitir; çünkü her şeye sahip olmazsın."
Osho
Arnung
Her sabah günün menüsüne bakıp buna göre maskeler seçerdi. Çünkü figüranlar dublör kullanmaz.
Metar
Bazen boyutsuz bir düzlem, sonsuz bir müddet, sorunlu bir evrende öylece oyalanıyoruz.
Lupuda
Her sabah günün menüsüne bakıp buna göre maskeler seçerdi. Çünkü figüranlar dublör kullanmaz.
Industry Sunset
Tüm ayrıntılarıyla ince ince işlediğimiz ikinci doğa, insanın yaratma gücünü tek tipleştirdiği kadar onun tür olarak varlığını da yepyeni açılarla besler.
Vantagent
Doğayla birlikte ayrı gezegene çıktık. Birkaç ışık yılı yol kat edip, elimizdekileri etrafa saçtık.
Özgür Ruh
"Her insan temiz doğar ve yola başlar. Yolda hangi rengi alacağın senin elinde. İster başladığın gibi masmavi devam edersin, ister gökkuşağı olursun. Saflığın, başlangıcın rengidir mavi... Kırmızının aksine kalbinin rengidir aynı zamanda. Yaşamak için nefes alışların dalgalanır. Kendini döke saça yükselirsin. Dilediğin gibi...
Cehennemse her an aşağıdadır. Hiç bırakmaz peşini, her an aklının bi köşesindedir. Elin gider.. çekersin tekrar. Yoksa o mu haklı? Hiçbir zaman emin olamazsın."
Şevki Orhan
Imagine
Gerçekliğin sürekli güncellendiği bu açık dünyada farklı rollere girdim. Yan görev olarak da yoldakileri rendera bıraktım.
Nib
Bazen aklıma bir sahne gelir, burnuma bir koku, kulağıma bir ses ya da içime bir his. Geçmiş, parçalar halinde gelir ve geldiği gibi sayısız şeye dönüşebilir.
Tekbant
"Yalnızlık, insanın çevresinde insan olmaması demek değildir. İnsan kendisinin önemsediği şeyleri başkalarına ulaştıramadığı ya da başkalarının olanaksız bulduğu bazı görüşlere sahip olduğu zaman kendisini yalnız hisseder."
Carl Gustav Jung
Pigment
Benimle şekil alır aklıma gelenler ve bazen de malzemenin aklından geçenler.
Yor
Hikayemi diken renkler, giriş, gelişme, sonuç arasında bir yerdeler.
Noise
Bazen aklıma bir sahne gelir, burnuma bir koku, kulağıma bir ses ya da içime bir his. Geçmiş, parçalar halinde gelir ve geldiği gibi sayısız şeye dönüşebilir.
Shelf
Bu objeler, işlevinden soyunup, benim yarattığım anlamı giydiklerinde, daha evvel kaç milyon kez üretildiklerinin bir önemi kalmıyor.
Lapid
Bazen boyutsuz bir düzlem, sonsuz bir müddet, sorunlu bir evrende öylece oyalanıyoruz.
Routen
Ben, hayatınızın en önemli gününde arkada yürüyüp geçen figüran, detaylardan ibaret bulanık bir silüetim.
Apollo
Saat: 01:56 (UTC-1)
"Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra oyuncak fabrikalarını kapatıp silah üreten ülkelerde çocukların düşleri fakirleşirken, Amerika Birleşik Devletleri'nde uzay konulu oyuncaklar üretilir. Böylelikle uzay, çocukların hayallerinde baş köşeye oturur."
Sunay Akın - Ay Hırsızı
O yıllarda doğan çocuklardan biri ise yıllar sonra 21 Temmuz 1969 günü saat 01:56'da kaskına bağlı telsizinden dünyaya şu sözleri iletir: "Bu benim için küçük insanlık için büyük bir adım."